- Katılım
- 3 Haziran 2014
- Mesajlar
- 604
- Tepkime puanı
- 0
- Puan
- 0
- Konum
- Gaziantep
- Web sitesi
- www.ikiyazar.com
Hiç Kimse Başarı Merdivenlerine Elleri Cebinde Çıkmamıştır
Doğduğumuz gün başlarız birşeyler için çabalamaya ve başarmaya. İlk adımı attığımızda bir başarıdır. Oysa o adımı atana kadar ne çok çabalamışızdır. Önce emeklemiş, yerlerde sürünmüş, defalarca düşmüş ama sonunda biz de yürümeyi başarmışızdır. Anlamsız sesler, ilk kelimeler derken cümleler kurmayı başarırız sonra da konuşmayı hatta belki de günün birinde bir konuşmacı olmayı başarırız.
Hiç bir başarı bir anda oluvermez. Bir konuşmacının da başladığı yol anlamsız seslerden oluşan konuşma çabasıdır. Başarılı bir mühendisinde yolun başında öğrendiği parmaklarla toplama işlemi yapma yöntemidir. Küçük küçük başarılar, sürekli tekrarlanan çabalar bizi daha büyük, ulaşılamaz gibi görünen başarılara taşır. Bir iki merdivenleri tırmanırken her adımda yorulur, her adımda zorlanır ama her yükselen basamakta daha sağlam ilerleriz.
Hemen herkesin tanıdığı Einstein’in hayat hikayesine bir göz atarsak dünyayı sarsan “İzafiyet Teorisinin” öyle bir anda çıkıvermediğini de görürüz. Einstein saatlerce süren düşünme deneyleri ve çalışmalar sonunda büyük başarıya ulaşmıştır. Demek ki başarıya ulaşmak için zeka yardımda bulunsa bile dahi olmak bile çabalamadan başarıyı getirmez. Çalışmak her türlü karşımıza çıkacak bir gerekliliktir.
Üniversitede istediği bölüme giren bir öğrenciye imrenerek bakarız. En önemli basamaklardan birini tırmanmış ve istediği doğrultuda ilerlemektedir. Oysa o noktaya ulaşmak yılların emeği, saatler, günler süren çalışma ve psikolojik olarak tekrar tekrar motivasyon gerektirmektedir. Zaten bu yollardan geçmeyen bir öğrencinin bir anda orada olabilme imkanı olsa bile ilerlemeybilmesi pek mümkün değildir.
Başarı emek ister. Ona ulaşabilmek için yorulur, bazen üzülür bazen de umutsuzluğa kapılarak tekrar tekrar baştan başlamak zorunda kalırız. Başarı tüm bu sıkıntıların sonucudur tam da bu yüzden çok tatlıdır.
Doğduğumuz gün başlarız birşeyler için çabalamaya ve başarmaya. İlk adımı attığımızda bir başarıdır. Oysa o adımı atana kadar ne çok çabalamışızdır. Önce emeklemiş, yerlerde sürünmüş, defalarca düşmüş ama sonunda biz de yürümeyi başarmışızdır. Anlamsız sesler, ilk kelimeler derken cümleler kurmayı başarırız sonra da konuşmayı hatta belki de günün birinde bir konuşmacı olmayı başarırız.
Hiç bir başarı bir anda oluvermez. Bir konuşmacının da başladığı yol anlamsız seslerden oluşan konuşma çabasıdır. Başarılı bir mühendisinde yolun başında öğrendiği parmaklarla toplama işlemi yapma yöntemidir. Küçük küçük başarılar, sürekli tekrarlanan çabalar bizi daha büyük, ulaşılamaz gibi görünen başarılara taşır. Bir iki merdivenleri tırmanırken her adımda yorulur, her adımda zorlanır ama her yükselen basamakta daha sağlam ilerleriz.
Hemen herkesin tanıdığı Einstein’in hayat hikayesine bir göz atarsak dünyayı sarsan “İzafiyet Teorisinin” öyle bir anda çıkıvermediğini de görürüz. Einstein saatlerce süren düşünme deneyleri ve çalışmalar sonunda büyük başarıya ulaşmıştır. Demek ki başarıya ulaşmak için zeka yardımda bulunsa bile dahi olmak bile çabalamadan başarıyı getirmez. Çalışmak her türlü karşımıza çıkacak bir gerekliliktir.
Üniversitede istediği bölüme giren bir öğrenciye imrenerek bakarız. En önemli basamaklardan birini tırmanmış ve istediği doğrultuda ilerlemektedir. Oysa o noktaya ulaşmak yılların emeği, saatler, günler süren çalışma ve psikolojik olarak tekrar tekrar motivasyon gerektirmektedir. Zaten bu yollardan geçmeyen bir öğrencinin bir anda orada olabilme imkanı olsa bile ilerlemeybilmesi pek mümkün değildir.
Başarı emek ister. Ona ulaşabilmek için yorulur, bazen üzülür bazen de umutsuzluğa kapılarak tekrar tekrar baştan başlamak zorunda kalırız. Başarı tüm bu sıkıntıların sonucudur tam da bu yüzden çok tatlıdır.
Son düzenleme: