O değil de bahçedeki ottan farkımız yok yaa.
Ya da kendi adıma konuşayım, ot ağır oldu sonuçta.
Dünyanın küçücükk bir bölümü olan bir ülkede, küçük bir ilçede yaşıyorum.
O ülkede 3-5 il gezmişimdir. Onların haricinde görülmemiş onlarca il var.
O ülkenin haricinde görülmemiş, adım atılmamış, havası solunmamış 200'e yakın ülke var.
Bir de o dünyanın içerisinde döndüğü, içerisinde başka gezegenlerin, hala bilinmeyenlerin olduğu bir galaksi var.
O galaksinin içinde bulunduğu, belki ya da muhtemelen başka galaksilerin de içinde bulunduğu, sonsuz, uçsuz bucaksız, ya da ucu bucağı henüz keşfedilmemiş bir uzay var.
Hatta bu hesaba göre bahçedeki ot bile benden şanslıdır.
Bir sürü soru işareti, bir sürü bilinmezlik, bitmeyen merak...
Hiçbirşey sebepsiz yaratılmamıştır deriz ya misal marsın amacı nedir, öyle turuncu turuncu, kuru kuru dönüp duruyor.
Hayat var mı orada, ya da çok uzun zaman önce vardı da sonradan yaşanamaz bir hale geldi de insanlığın mı bundan haberi yok.
Ya da diğer gezegenler...
Ve tüm bu evrendeki her parçanın büyük bir ihtişamla, en ufak bir sapma olmadan aynı yörüngede devam etmesi, dönmesi...
Aaah aah.
Dünyaya bir daha gelsem gökbilimcisi ya da astronot olmak isterdim.
O zaman bi nebze otluktan daha üst mertebeye terfi edebilirdim